29 Ağustos 2007 Çarşamba

KEVGİR 2. SAYIYA HOŞGELDİNİZ






İÇİNDEKİLER

Merhaba

Kitaplar

Çeşit Çeşit Muffinler

Yemek ve Sinema

Gastronom Olmak İster misiniz?

Patatesli Pratik Tarifler

Birbirinden Lezzetli Antep Yemekleri

Brezilya Mutfağından Seçme Tatlılar

Eyvah Ayça Mutfakta

Çay Saati Önerileri

Etkinlikten Kevgirde Kalanlar

Kullandım, Kullanıyorum, Memnunum







MERHABA


En sonunda Eylül ayıda geldi ve bizim sanal dergimizin 2. sayısı çıktı ortaya.
Çok yoğun, yorucu ve bir o kadar eğleneceli, vakitler geçirdik zerrinle. Hele de, onun acilen İstanbul'a gitmek zorunda olması ve benim de, okulların açılması ile yoğunlaşan bir döneme girdiğimizi düşünürseniz, resmen insan üstü çaba ile yetiştirdik kevgirin 2. sayısını.
Birinci sayının yayınlandığı gün, resmen çıldırdık. Mutluluktan tabi ki. Mükemmel bir dayanışma örneği idi, bize verdiğiniz destek. Bizi son derece samimi bulmanız ve sanal dergimizi bizim kadar düşünüp sahiplenmeniz, tarif edilemez kıvançla doldurdu içimizi. Çok gurulandık, çok mutlu olduk. İyiki varsınız.
İkinci sayımızda, dopdolu, müthiş tarifler ve dosyalar var. Bir ay boyunca okuyacağınız ve tariflerinden kesinlikle faydalanacağınız dosyalar bunlar. Ben yayınlarken bir çoğuna göz koydum bile; " bunu denemeliyim, şunuda, aaaaaaaaaa kesin bu da" iç sesleri ile geçti zaman.
İnanın, söylenecek anlatacak, milyonlarca kelamım var sizlere, ama sıkmak ve daha başında kevgir yolculuğunun "ne çok konuşmuş hatun sussada geçsek diğer sayfaya" sesleri ile bölünmesini istemedim.
En başta sevgili ve börtüm böceem zerrine olmak üzere, kendime (asla unutmam) ve katkıda bulunan yazalarımız tüm arkadaşlara kucak dolusu sevgi ve minnetlerimi yolluyorum. Hepinizi kocaman öpüyorum. Ellerinize kollarınıza yüreğinize sağlık.
Esra ÖZTÜRK
(büyücühatun)




KİTAPLAR ...

HAZIRLAYAN: Guzela (Aslı Güzel Yıldız)

Birşeyler atıştırırken kitap okumaya ne dersiniz? İşte size iki alternatif.

RASKALNİKOV KLASİĞİ

Bir yazar. Bir klasik. Bir adam. Bir roman. " SUÇ VE CEZA "
Bu kitabı okumayan vardır elbet. Fakat duymayan enderdir sanırım. Dostoyevski' nin ünlü romanı, büyük klasik. Rus yazar " Fyodor Mihailoviç Dostoyevski " 1821 -1881 yılları arasına yaşamış ve birçok eser ortaya çıkarmış. " Cinler ", " Budala ", " Kumarbaz ", " Yeraltından Notlar " bunlardan birkaçı. Hayat öyküsüne bakıldığında kitabındaki hissettirdiği sancı ve kasvet daha anlam kazanabilir diye düşünüyorum. Yaşamında babası ile yaşadığı gerilim, sara nöbetleri, parasızlık, sürgün, kumara düşkünlüğü gibi kötü olaylar belki de onu psikolojik ve ahlaki tahlillerde bu kadar başarılı kılmıştır.
Rus edebiyatı ağırdır. Okunması sancılı yapıtlar yer alır genelde bu bilindik bir saptama. İşte bu önyargıyla yaklaşmış olduğum "Suç ve Ceza" bu önyargımı yoketmiştir. İki kalın cilt halindeki kitabı kısa sürede bitirmeme yol açan öykünün çekiciliği, anlatımı ve merak duygusudur. Romanın kahramanı " Raskalnikov " sanki capcanlı bir karakterdir ve insan onun için endişelenir oluyor kitabı okurken. Bir insanın iç dünyasındaki vicdan muhasebesinin bu kadar detaylı ve bu kadar açık, anlaşılır anlatılması Dostoyevski' nin ne büyük bir yazar olduğunu gösteriyor. " Raskalnikov " fakirdir, hem cesur hem korkaktır... O acı çekerken okuyan siz de sanki acı çekiyorsunuz. Ruhundaki gidiş gelişler, bunalımı, korkuları öyle net anlatılıyor ki " Raskalnikov " yerine geçiyor gibi oluyor insan. Kötü şeyler yapan bu insana acır ve anlar hale bile gelebilir okuyan. Hayatı düzeltmek isterken, düzene karşı koyarken ne yitirdi veya ne kazandı bunu her okuyan kendisi cevaplayabilir ancak.
Hiç klasik okumadım diyorsanız deneyin derim. Belki Rus edebiyatı göz korkutabilir ama denemeli. Ben denediğime pişman olmadım, hatta aksine keşke zamanım çok olsa ve daha çok kitap okusam rus edebiyatı yada başka klasiklerden...
Romandan birkaç cümle paylaşmak istiyorum ;
İnsan ne kadar kurnaz olursa, basit bir noktada tuzağa düşürüleceğinden o kadar az şüphe eder. Çok kurnaz bir adamı özellikle en basit bir meselede tuzağa düşürmek gerekir.
Umursamamakta en ileri gidenler kanun yapıcı olurlar. Herkesden daha atak olan, herkesten daha haklıdır! Bugüne kadar böyle gelmiş, bundan sonra da hep böyle gidecektir! Bunu ancak körler göremez !
Acaba insanlar en çok neden korkarlar?.. Herhalde herşeyden çok yeni bir adım atmaktan, kendi söyleyecekleri yeni bir sözden korksalar gerek
Sadece var olmak ona her zaman az görünmüş, o daima bundan fazlasını isetemişti.
Kuyuya tükürme, sonra kendin içersin."Rus atasözü"
İktidar, ancak eğilip onu almak cesaretini gösterenlere verilir. İş cesaret etmekten ibaretti.

İnsanlığı sorgulayan, yaşamını ve yargıları değiştirmeye çalışan bir adamın öyküsü.. İnişli çıkışlı bu yaşamı merak ediyorsanız okumalısınız.

İÇİMİZDE UYUYAN DEV OKUSUN DİYE

Kişisel gelişim kitaplarına olan tutku bitmeyecek gibi. Bunu teknolojik, hırslı ve az sevgi içeren çağımızın yaşam tarzına bağlıyorum ben. İnsanlar hayata bağlanmak, birşeylere inanmak, birini dinlemek istiyorlar. İşte Kişisel Gelişim alanında dinlenen, sevilen bir yazar. "Anthony Robbins". Yazarın " İçindeki Devi Uyandır " adlı kitabından bahsedeceğim sizlere. Benim iki kez okuduğum ve beğendiğim bir kitap. Epeyce kalın bir kitaptır benden uyarması:)

Eğer kişisel gelişime meraklı, psikolojik yazılar okumayı seviyorsanız sizin için doğru kitap. Eğer değiştiremediğiniz huylarınız, tutumlarınız, önyargılarınız varsa ve bunların farkına varmak istiyorsanız doğru kitap. Eğer farkına vardığınız bu tutumlarınızı, bakış açınızı değiştirmek, değişmek istiyorsanız doğru kitap. Kitap içinde alıştırmalar, öneriler var. Bunların çoğu çok zevkli. Sıkıcı olmadığını düşünüyorum. İnsanın kendine özen göstermesi, ruhunu doyurması, ruhunu şımartıp anlaması gerekiyor. Bu yüzden sorular, alıştırmalar bence buna çok yardımcı oluyor.
Hepimizin küçük veya büyük hedefleri var. Zaten biliyoruz ki ünlü bir sözde de denildiği üzere rotasını bilmeyen gemiye rüzgar da yardımcı olamaz. Belki de insanların derin mutsuzluğunun ve boşlukta yaprak gibi bir o yana bir bu yana savruluşunun nedeni bu. " Amaçsızlık ".
Amaca karar vermek, ne istediğini bilmek.. Bunlar çok önemli yaşam savaşında. Yazar da bunu kitabında şu sözleriyle destekliyor;
" Değişiklik yaratmanın ilk adımı neyi istediğinize karar vermektir ki, belli bir şeye doğru ilerleyebilesiniz. "
" Kendinize bir dizi kısa dönemler, amaçlar koyun. Her birine ulaştıkça, hemen kendinizi ödüllendirin. "
Anthony Robbins iç konuşmalarımızda kendimize yönelttiğimiz soruların yaşamımıza yön verdiğini, bizim tutumlarımızda çok etkili olduğunu kitabında detaylı ve anlaşılır anlatmış. İşte kitabında tutum değiştiren, duygu durumumuzu değiştiremeye yönelik bazı sorular ;
" Durumumu nasıl değiştireyim de kendimi mutlu hissedeyim? "
" Şu anda hangi konuda mutluyum? Eğer mutlu olmak istesem beni ne mutlu ederdi? "
" Bunu nasıl kullanabilirim? "
" Benim en değerli anılarım nelerdir?"
Anthony Robbins bir NLP uygulayıcısı aynı zamanda. Yazarın sitesini de ekleyeyim belki ilgilenenler olur http://www.tonyrobbins.com/
Ve aşağıda " İçindeki Devi Uyandır " adlı kitaptan yapmış olduğum alıntılarla yazımı bitirmeden önce ....yazarın şu sözü son sözüm olsun sizlere " Ne yapılması gerektiğini bilmek yetmez, o bildiğinizi yapmanız gerekir. "
Hoşkalın
{ Hayatlarımızı genişletmenin, zenginleştirmenin yolu, şimdiden başarılı olmuş insanların hayatlarını model olarak almaktır.
{ Bir şeyi ilk defa yaptığımızda bir fiziksel bağlantı yaratmış oluruz. İncecik bir nöral iplik, o duyguya ya da davranışa gelecekte yeniden dönmemize izin verir. Bunu şöyle düşünün: davranışı her tekrarlayışımızda, o bağ güçlenmektedir. Nöral bağa bir iplikçilik daha eklemekteyiz.
{ Beyninize karmaşık mesajlar verdiğinizde, karmaşık sonuçlar alırsınız.
{ Yaşlanmanın yaşla ilgisi yoktur. Hareketsizliktir yaşlanmak. En son hareketsizlik de ölümdür.




















ÇEŞİT ÇEŞİT MUFFİNLER

HAZIRLAYAN: Klubem (Pınar)

MÜKEMMEL MUFFİNLER



Aniden bir telefon aldınız, misafiriniz geliyor, ya da eşiniz bir pikniğe çıkmayı teklif etti... Çabuk hazırlan, hemen geliyorum hayatım dedi size. Ama sizin hiç bir hazırlığınız yokken, nasıl olur aniden, ne hazırlayabilirsiniz ki. Bu zor anlarda, evinizde olan malzemeler ile zenginleştirebileceğiniz çeşitli muffinler yapmayı düşünebilirsiniz. Muffinler her durumda fırında pişirilmeye değer lezzetlerden biridir. Kolaydırlar, lezzetlidirler ve hazırlanması kısa sürer, ayrıca güzel bir servis sunumu oluştururlar. Birkaç basit kuralı uyguladığınızda size her seferinde mükemmel cevap vereceklerdir. İlk adım, çalışmaya başlamadan önce tüm malzemeleri ve kapları biraraya getirmek ve fırını önceden ısıtmaktır. Eğer kağıt kalıplar kullanmayacak iseniz muffin kalıplarının yağlanması çok önemlidir. Kalıbınız yapışmaz yüzey olsa da pişerken şekerin etkisi ile yapışkan bir hal alacaktır. Buna ilave olarak her zaman unu karıştırma kabına eleyin, böylece havalanan ununuz muffinlerin kabarmasını ve hafif olmasını sağlayacaktır. Bir sonraki adım sıvı malzemeler ile katı malzemeleri ayrı ayrı oluşturup en son sıvı malzemelerin içine katı malzemeleri metal kaşık ile nazikçe katmaktir. Burda önemli olan nokta toz karışımı, sıvı karışımın içinde kaybolana kadar karıştırmaktır. Daha fazla karıştırmamaya özen gösterin, muffinlerimiz sert ya da kauçuksu olsun istemeyiz. Karışım bu aşamada hafif pütürlü olmalıdır. Karışımı muffin bölmelerine metal kaşık kullanarak paylaştırın. Her bölmenin 3/4'ünü doldurun. Muffin kalıbınız küçükse pişme süresi daha kısa olacaktır. Bölmeler büyüdükçe pişme süresi uzayacaktır. Muffinleri 20-25 dakika pişirin ya da kabarıp altın rengi alana kadar ve bölmelerin dış kenarlarına çıkmaya başlayana kadar. Muffinlerinizi pişip pişmediğini parmak ucunuzla muffinlere hafif bir şekilde bastırıp çekerek de test edebilirsiniz. Bastırıp çektikten sonra görünümü eski haline dönmeli, esnek olmalıdır. Diğer yöntem ise muffin keklerinizin ortasına kürdan batırıp çekmektir. Eğer temiz çıkıyorsa muffinleriniz pişmiş demektir.

Muffinlerinizi çok çeşitli yapabilirsiniz. Hindistancevizli, çikolatalı, meyveli, bademli, fındıklı... Muffinleriniz piştikten sonra ortalarından kesip arasına krema ekleyerek, cupcake diye anılan minik pastacıklardan elde edebilirsiniz. Yılbaşı için ya da doğum günleri için hazırladıklarınızı şeker hamuru ya da krema ile üstlerini kaplayarak güzel görünümlü yılbaşı ya da doğum günü muffinleri elde edebilirsiniz. Daha önce hiç muffin yapmadım, hangi tarifle başlamalıyım derseniz size temel muffin tarifi ile başlamanızı önerebilirim. Bu tarifi çeşitlendirmek için hayal gücünüzü kullanın ya da diğer muffin tariflerine göz atın. Hangi lezzetle neyin yakışacağına karar vermek size kalmış. Temel tarifin içine katacağınız ek malzemeler ile(hindistancevizi, çikolata, badem, fındık, meyve[muz, çilek, böğürtlen, yabanmersini, elma...]) her yapışınızda farklı lezzette muffinler elde edebilirsiniz.


TEMEL MUFFİN TARİFİ
Hazırlama Süresi: 15 dakika
Toplam Pişirme Süresi 25 Dakika
12 Adet çıkıyor.

Malzemeler:
2,5 cup(310 gr) kek un
1/4 cup(60 gr) pudra şekeri
2 tatlı kaşığı kabartma tozu
2 yumurta, hafif çırpılmış
1.5 cup (375 ml) süt
160 gr yağ, erimiş

Yapılışı:

1 Fırını önceden 210 dereceye ısıtın(415 F/ Gas 6-7). 12li Muffin kalıbınızı hafifçe yağlayın ya da içlerine kağıt kalıplar yerleştirin.

2 Unu eleyin, şekeri ve kabartma tozunu karıştırma kabına alın, karıştırın. Ortasını çukurlaştırın. Yumurtayı, sütü ve erimiş yağı ayrı bir kapta karıştırıp bu çukura dökün. Hepsini bir seferde un karışımına ekleyip, birleştirin.

3 Bir çatal ya da slikon spatula yardımıyla nazikçe karıştırın. Bunu olabildiğince az karıştırarak yapmaya çalışın. Hamur karışımı hafif pütürlü olmalı ve çok akışkan olmamalıdır. Kek hamurundan daya koyu olmalıdır.

4 Karışımı hazırladığınız muffin kalıplarına kaşıkla aktarın. 20-25 dakika altın kahve rengi alana kadar fırınlayın. Eğer ayrıca kağıt kalıplar kullanmadı iseniz fırından çıkardıktan sonra küt uçlu bir bıçak yardımıyla muffinleri kalıptan hafifçe gevşettikten sonra ızgara tel üzerine ters çevirerek muffinlerin soğumasını bekleyin. Kağıt kalıplar kullanmanın kolaylığı kalıp yağlama ve piştikten sonra da kalıptan ayırma işlemine gerek olmamasıdır.


Sunum Önerisi: Bu temel muffin tarifiyle kelebek şeklinde şık bir sunum yakalamanız mümkün. Kelebek muffinler elde etmek için, pişen muffinlerinizin ortalarından koni şeklinde ufak parçalar çıkararak bu boşluğa krema koyabilirsiniz. Krema için beyaz çikolatayı aynı miktar süt kreması içinde eriterek ya da doğrudan sade çırpılmış krema ile oluşturabilirsiniz. Dilerseniz de krem şanti kullanın. Kremayı çukurlara döktükten sonra çıkan koninin sivri kısmını keserek kalan parçayı da ikiye bölerek kelebeğin kanatlarını elde edeceksiniz. Son olarak çapraz kanatların ortasına 1 çay kaşığı böğürtlen reçeli yayın.

Kaynakça: The Complete Cookbook, Cookies, Muffins & Cakes, Murdoch Books.
--------------------------------------------------------------------------------------------
MUFFİN KALIP ÖNERİLERİ


















*********************************************************************************

HAZIRLAYAN: Evcilik Lezzetler (Burcu)
KEKİN ÖYKÜSÜ

Kekin öyküsü yumurtayı kırmakla başlarmış. Tuzlu çeşitlemeleri hep gölgede kalmış, yumurtayla şeker çırpılmış. Süt yada yoğurt eklenmiş, katı yada sıvı yağla karıştırılmış.Un elenmiş, kabartma tozu yada karbonatla buluşmuş. Karışımda harmanlanmış.Çikolatayla , meyveyle, yemişlerle lezzet katmerlenmiş. Mümkünse fırın önceden ısıtılmış, ayarlanabiliyorsa 180 derecede çiğliğinden kurtulmuş. Kendi kabardıkça kokusuyla iştahları da kabartmış.
Bir çoğumuzun da mutfak maceraları kek yapımıyla başlar. Acemi işi o kek muhakkak çok kabarır ve her derde devadır. Söylendiğine göre; yiyen büyüklerin baş, diş ağrılarına iyi gelir.
Kimilerinde kek kendine ölçek bulamaz.Evdeki yumurta ve erzak miktarına göre göz kararı yapıverilir. “Hayriye çayı koy geliyorum” diyene “Gel, gel pek özledimdi. Dur ben de bir kek çırpıvereyim çayın yanına sen gelene kadar” demek adettendir.
Zaman değiştikçe tarifler gezmelerde peçetelerden kıymetli defterlere taşınır olmuş. Eskinin ocakta pişirilen kek kazanlarının yerini önce davul fırınlar sonra ayar ayar fanlı fırınlar almış. Kalıplar da almış nasibini bu değişimden. Fırının tepsisi, borcamlar derken kelepçeli yada şekilli kek kalıplarına dönüşmüş. Başlarda çırpma işlemini çatal üstlenirken sonra çırpma teli derken, görevi mikserler devralmış. Her daim çırpılmış, çırpılmış karıştırılmış ve erkek kadın demeden yapmakta ve yemekte büyük keyif alınmış. Kek muffin olmuş tekilleşmiş, cupcake olmuş süslenmiş. Lezzetler; Tv, gazeteler, takvim arkaları, kitaplar, internet derken gelişmiş. Velhasıl zaman geçmiş “Kek” hep varolmuş. Okuldan gelince sütün yanında, beş çayında her daim hükmünü sürmüş.


KAŞARLI KEK

Malzemeler:
4 Yumurta
1 Su Bardağı Süt
1 Su Bardağı Kaşar peyniri rendesi
125 Gr Erimiş Margarin (yarım paket)
3 Su Bardağı Un
1 Tatlı Kaşığı Tuz
1 Paket Kabartma Tozu

Yapılışı:
Yumurtalar mikser yardımıyla rengi beyazlaşana dek karıştırılır.Süt, margarin eklenerek biraz daha karıştırılır. Tahta bir kaşık yardımıyla elenmiş un ve kabartma tozu ve kaşar peynir rendesi karışıma eklenir. 180 derecede önceden ısıtılmış fırında kürdan testinden geçene dek pişirilir. Fırın kapağı kekin fırınla buluştuğu ilk 20 dakika içinde açılmaz.

*****************************************************************************

HAZIRLAYAN: Büyüleyenmutfakkokusu (Esra)

MISIR UNLU VE PEYNİRLİ MUFFİN:

MALZEMELER:
· 200 gr Edirne peyniri
· 1,5 Su Bardağı Un
· 1,5 Su Bardağı Mısır Unu
· 1 Paket Kabartma Tozu
· 1 Tatlı Kaşığı Toz Kırmızı Biber
· 2 Yumurta
· 1 Çorba Kaşığı Toz Şeker
· 1 Su Bardağı Ay Çiçek Yağı
· Yarım Demet Maydanoz
ÜSTÜ İÇİN:
· 2 Kaşık Krem Peynir.
· 2 Kaşık Labne Peyniri

YAPILIŞI:
Beyaz peyniri rendeleyin. Maydanozu temizleyip kıyın. Şeker ve yumurtaları bir kaseye alıp çırpın. 2 çeşit unu, kırmızı biberi ve kabartma tozunu karıştırın. Yumurtalı karışımı ve ayçiçeği yağını ilave ederek mikserde pürüzsüz bir kıvam elde edene kadar çırpın. Peyniri ve maydanozu ekleyin. Karışımı muffin kalıplarına koyup 150 derece fırında 40 dk pişirin. Piştikten sonra soğuyunca üzeri için hazırladığımız peynirli karşımı ekleyin



MEYVE ŞEKERLEMELİ KREM OLELİ MUFFİN:


MALZEMELER:
· 3 Yumurta
· 1 Su B. Ayçiçeği Yağı
· 1 Su B. Şeker
· Portakal Kabuğu Rendesi
· 1 Sb Kuru Meyve Şekerlemesi
· 1 Su B. Süt
· Vanilya, Kabartma tozu
· Alabildiğince Un
· 1 Paket Kremole (fındıklı çikolatalı) (2 Bardak Süt)

YAPILIŞI:
Yumurta ve şeker çırpalım. Ardından yağı, portakal kabuğu rendesi ve sütü ekleyip çırpalım.

Unumuzu azıcık koyu bir kıvam olacak şekilde ekliyoruz. En son şekerlemelerimiz koyup kaşıkla karıştırıyoruz. Muffin kalıplarına koyup 150 derecede 40 dk pişiryoruz. Fırından çıkıp soğuduktan sonra. Kremoleyi tarife göre pişirip sıkma torbasıyla üzerine sıkıyoruz.

AFİYET OLSUN

**********************************************************************************
HAZIRLAYAN: Yeşimlitarifler (Yeşim)
ÇİKOLATA PARÇALI GÜL MUFFİN
Kevgirin ilk sayısını çok büyük bir keyifle okumuş Sevgili Zerrine bu mutluluğumu anlatırken; senden bir ricam var muffin canavarı ol dediğinde nasıl heyecanlandığımı anlatamam. Hemen o akşam tarif aramalarıma ve denemelerime başladım. Ertesi günde iş yerimdeki kobaylarıma tek tek denetip fikirlerini aldım. Sonuçta herkesin damak tadına hitap edenler muffinler çıktı ortaya.
Herkesin sorduğu bir soru var. Muffin nedir?

Muffin; karbonat, maya ve kabartma tozu ile hazırlanan 5 cm. genişliği ve 6 cm. derinliği olan kek kalıplarında hazırlanan sebzeli, meyveli veya sade tuzlu ve şekerli keklere denir. Muffin sıcak yenir ve en önemli noktası tereyağı ile hazırlanmasıdır.

Aklınıza gelecek hemen her şeyle muffinler hazırlanabilir. Klasik muffin kahvaltıda ekmek yerine geçmektedir.

Sizler için hazırladığım gül şekilli muffinleri benim için yeri çok ayrı olan manolya tepsimde sunuyorum. Bu tepsiyi programına ilk başladığında Derya Baykal bana armağan etmişti.



Malzemeler:
2 adet yumurta
200 gram tereyağı
1 su bardağı
süt
1,5 su bardağı
şeker
3 su bardağı
un
1 su bardağı sütlü damla çikolata
1 paket
kabartma tozu
2 paket
vanilya

Hazırlanışı :

Yağ eritilip, şeker ile çırpılır.
Yumurta ilave edilir. Krema kıvamını alıncaya kadar karıştırılır.
Karışıma süt eklenir.
Un, vanilya, kabartma tozu, elenerek ilave edilip karıştırılır.
Çikolata parçaları eklenip karıştırılır.
Muffin kalıplarına hamur paylaştırılır.
180 dereceye ısıtılmış fırında kabarana kadar pişirilir.
Toplamda 30 adet muffin oldu.

NAR TANELİ MUFFİNLER


Malzemeler:

2 adet yumurta
200 gram tereyağı
1 su bardağı süt
1,5 su bardağı şeker
3 su bardağı un
1 su bardağı nar tanesi
1 paket kabartma tozu
2 paket vanilya

Hazırlanışı :

Yağ eritilip, şeker ile çırpılır. Yumurta ilave edilir. Krema kıvamını alıncaya kadar karıştırılır. Karışıma süt eklenir. Un, vanilya, kabartma tozu, elenerek ilave edilip karıştırılır. Nar taneleri eklenip karıştırılır.Muffin kalıplarına hamur paylaştırılır. 180 dereceye ısıtılmış fırında kabarana kadar pişirilir. Toplamda 30 adet muffin oldu.

Üzerine beyaz çikolatayı eritip içine nar suyu ekledim ve üzerine döktüm.

Yiyen herkesin istediği daha yoğun bir aroma tadı olması gerektiğiydi bu yüzden içine vanilyayı bir ölçü fazla koydum.

KEVGİR’in tadına varmanız dileğiyle……









YEMEK VE SİNEMA

HAZIRLAYAN: Maviveportakal (Fatma)

7. SANAT SİNEMA VE MAVİ-PORTAKAL…

1993 yılında gittiğim ilk sinema filmi Richard Gere ve Jodie Foster’ın başrollerinde oynadığı Yıllar Sonra filmiydi. Sanırım 13 yaşındaydım. Diyeceksiniz ki 13 yaşında bir kızın Amerikan iç savaşı yıllarında savaş sonrası evine dönen bir adamın dramı konulu bir filmde ne işi var. Aslında durum şöyle biz 3 acemi kardeş o zamanlar esen Jurassic Park fırtınasına kapılarak sinemaya gittik.3 öğrenci dedik biletleri alıp içeri girdik.
Ve perde…

Şu an filmden aklımda kalan tek şey mısır tarlaları ve yüzümüzde ki şaşkın ifade. Çünkü mısır tarlaların içinde de pekâlâ dinozor çıkabilirdi. Umudumuzu kesemezdik değil mi?
Jurassic Park bir gün önce vizyondan kalkmış yeni film gelmişti ama biz acemiler hangi film bakmadan girmiştik. O dönemde tek sinema ve tek salon olduğunu belirtmek isterim.

O gün başlayan sinema serüvenim 1997 yılında tutmaya başladığım sinema günlüğümle devam etti. Bu arada Ayşe ve ağbim de benimle beraber izleyici koltuğuna çoktan oturmuş arşiv yapmaya başlamıştı bile.
Aslında sıradan bir izleyiciyim ben ama fazla meraklı. Bu film hangi ülkenin filmi, yönetmenin önceki filmleri, aktörün gerçek hayatı, bunlarla ilgili hep not tutarım. İster hobi deyin ister tutku hiç fark etmez.


2003 yılında tanıştığım eşimle konuştuğumuz en önemli konu sinemaydı. O da benim gibi film izlemeyi çok seviyordu. 2006 yılının 2 Temmuz tarihinde evlendik. O günden beri geniş bir arşiv yapmaya çalışıyoruz. Her fırsatta film izliyoruz. Bazen gecede 3 film bile izleyebiliyoruz. Ama film kategorilerimiz tamamen farklı.

Hal böyleyken bir şeyler yapmamak mümkün değildi. Bu birikimi kullanabileceğim bir şeyler ararken bloglarla tanıştım. Ve bu günlere geldim. Tabii bunda bana her zaman teknik ve manevi destek veren Ayşe’nin çok büyük katkısı var. Ona çok teşekkür ediyorum.
Mavi ve portakal ‘ın mavi si olduğu için.

Sinema benim için 1993 yılında başladı dedim ya… Tabii bu Amerikan sineması için geçerli. Ondan önce herkes gibi bizde o güzel Türk filmleri ile büyüdük.

Mavi Boncuk filmini video da belki onlarca defa izledik… Tarık Akan, Kemal Sunal ve ton ton Adile Naşit…

Tosun Paşa filmi bu gün bile her yayınlandığında gülme krizine girdiğimiz filmler arasında…
Sonra Kadir inanır ve Türkan Şoray filmleri…

Benim favorilerim Dila Hanım ve Bodrum Hâkimi…

Sinema sektörü bence insanlarla iletişim kurmanın onlarla aynı şeyleri paylaşabilmenin en iyi yolu. Bir filmi izlerken aynı sahnede duygulanıp ağlamak, gülmek ve film sonunda film alkışlamak. Herkesin aynı şeyleri hissetmesi birlik olması…

Bu görüşten yola çıkarak KEVGİR dergisi için 3 film tanıtımı hazırladım. Bunlardan biri olan Çikolata arşivden Ayşe tarafından seçildi. Dergi bir yemek dergisi olduğuna göre filmlerde yemekle ilgili olursa hiç fena olmazdı. Diğer ikisi Eylül de vizyon da olacak. Bu bir ilk benim için izlemediğim iki filmi tanıttım. Ama bu güne kadar ki tecrübelerime dayanarak iki filminde çok iyi olduğunu söylemek isterim.

Sevgileriniz ve aşklarınız aşk filmleri gibi…
Acılarınız kısa filmler gibi…
Yaşadıklarınız komedi filmleri gibi…
Olsun…
İyi Seyirler…


RATATOUİLLE (RATATUY)

Ramy çöplerde yemek ayıklayan sıradan bir fare olmak yerine ünlü bir Fransız aşçı olma hayalleri ile yaşamaktadır. Ailesinin onu uyarması defalarca ölümden dönmesi bile onu bu hayalden vazgeçiremez. Bir gün kendini Paris’te ünlü aşçı Augusta

Gusteau’nun lokantasının kanalizasyonun da bulur. Aslında bu lokantanın mutfağında istenmeyen bir misafirdir. Ama çöpleri dökme görevi yapan Linuini ile kurduğu arkadaşlık onu en tehlikeli mutfak macerasının içine sokar…
Bu animasyon filminin yönetmeni İnanılmaz Aile filminin de yönetmeni olan Brad Bird.
Çizgi film çok eğlenceli, komik saatler vaat ediyor…
Ayrıca ek bir bilgi; Ratatouille Fransa’nın Akdeniz kıyılarında Provence mutfağına ait bir yemekmiş. Ayrı ayrı közlenen sebzeler baharatlarla karıştırılıyor…

ÇİKOLATA
Film benim için klasik olmuş izlemeyenler içinse klasik olmaya aday bir yapım.2000 yılında vizyona girmiş olan film Joanne Harris’in romanından uyarlanmış. Fransa’nın Flavigny-sur-Ozerain kasabasında çekilmiş.

Başrollerinde Juilette Binoche,Lena Olin, Johnny Depp,Carrie-Anne Moss ‘tan oluşan güçlü bir kadro var.
1959 yılında bir kış gününde Lansquenet adındaki tutucu Fransız kasabasına Vianne adındaki bir kadınla kızı Anouk taşınır. Vianne kasabaya çok güzel bir çikolata dükkânı açar. Buraya kadar her şey normal görünse de Paskalya’ya az kalmıştır ve kasaba halkı büyük perhiz dönemindedir. Ayrıca Vianne’nin kiliseye de gitmemektedir. Bütün bunlar dar görüşlü belediye başkanının çikolata dükkânını sürekli kötülemesi ile birleşince Vianne müşteri bulmakta oldukça zorlanır.

Zaman geçtikçe dükkândan gelen kakao kokularına kasaba halkı da duyarsız kalamaz. Vianne dükkânına gelen müşterilerine damak zevkine ve kişiliğine göre çikolatalar hediye eder. Herşeyi, yoluna soktuğunun düşünen Vianne’nin kasaba da nehir kenarına gelen çingene gurupta ki Roux arasında romantik bir bağ oluşur. Ama kasabalı bu gurubu da düşman olarak görmektedir.

Karşınız da çikolatanın elde yapılışını ve her çeşidini görebileceğiniz, çikolata kadar tatlı bir film var. Romantizm ve çikolata bir araya geliyor ve ortaya tadından yenmeyen bir film çıkıyor. Afiyet olsun, iyi seyirler…

AŞK TARİFİ

Kate; O bir baş aşçı. Manhattan da 22 Bleecker Restaurant’ını yönetiyor.
En yoğun günlerde bile yüzlerce yemeği kontrol edip mükemmel bir şekilde servise hazırlıyor. Akşamları erkenden yatıp sabah erkenden kalkıyor. Günün menüsünde kullanacağı balıkların en tazesini almak için balık pazarına gidiyor...
Kate’in bu düzeni hayatına ve mutfağına giren iki kişiyle alt üst olur. Hayatına giren kişi 9 yaşında ki yeğeni Zoe, mutfağına giren kişi ise yeni aşçı yardımcısı Nick’dir.
Kate bir yandan yeğeni ile iletişim sorunu yaşarken diğer yandan Nick’in çalışma düzeni yüzünden mutfakta kontrolü kaybetmektedir.
Başrollerinde Catherine Zeta-Jones, Aaron Echart ve Abigail Breslin oynuyor.Çok keyifli ve eğlenceli bir seyirin bizi beklediğinden eminim…











GASTRONOM OLMAK İSTER MİSİNİZ?

HAZIRLAYAN: Sfelsefeci (Berrin Damgacı)

Gastronomi kelimesi Yunanca kökenlidir, yeme- içme bilimi ve sanatı anlamına gelir.Gastronominin amacı ise; Mümkün olan en iyi beslenme ile insanın beden ve ruhunu korumak ve hayattan zevk alınmasını sağlamaktır. Ülkemizde sadece bir-iki üniversitede bulunan bu bölüm, ne ile ilgileniyor ve ne amaç taşıyor? Sizlere açıklamak istiyorum.

Gastronomi:
*Mükemmel yemek hazırlama, pişirme, sunma ve iyi masa hazırlama güzel sanatı ve bilimidir.
*Yemek pişirme ve aşçılık ile ilgili prensipleri bilmek ve uygulamaktır.
*İyi yiyecek ve içecekten hoşlanmaktır.
*İyi ve güzel sunumlu yemekleri yeme konusunda tutkulu olmaktır.
*Belirli bölge ve ülkelerle ilgili, mutfak gelenek ve göreneklerini de içeren, iyi yiyecek ve yeme bilim ve sanatıdır.
*Damak tadı ve iştah gibi zevkler amacı ile, deneme ve yanılmanın, tarihsel bilginin, kültürün, alışkanlığın, yeteneğin, emeğin, ihtimamın ve aşkın kazanılmış beğenilerimize uygun olarak ahenkli bir şekilde bir araya gelmesidir.

Gastronom ve gurme arasında fark vardır:
Gastronom; Yemek pişirme sanatçısı veya ustasıdır. İyi yiyecek konusunda şöhreti olan bir restoranın sahibi veya bir ev sahibidir. Mutfak ve servis sanatları uzmanıdır. İşini mükemmel yapan mutfak şövalyesi olabilmektir.
Gurme; Bir yemeğin malzemesindeki egzotizmi ve uyumu, pişirilmesindeki incelikleri, pişirilirken ona katılan ruhu bilen ve takdir eden kişidir. Bir gurmenin, içecekler konusunda bir degüstatörün niteliklerine sahip olması gerekir. Gurme; iyi yiyecek hakkında bilgisi olan, ağzının tadını bilen, yiyecek konusunda müşkülpesent ve iyi yiyecek heveslisi, sadece zevk için yaşayan, yemek konusunda aşırı titiz ve zarifliklere tutkun kişidir.
Görüldüğü gibi yemek yemeyi sevmek gurme olmaya yetmemektedir. Eğer böyle olsaydı bir çoğumuz gurme diye adlandırılırdık. Gurme olabilmek için kişi kendisini gastronomi konusuna severek adamalı ve gastronomiyi hobi edinmelidir. Gurme, iyi ve kötü yiyecekleri birbirinden ayırt edebilecek, yargılayabilecek düzeyde eğitimli olmalıdır. Yiyecek ve içecek malzemelerinin niteliklerini yakından tanımalı, hazırlama, pişirme ve sunumun inceliklerini, yeme ve içme göreneklerini bilmeli, öncelikle şarap kültürü olmak üzere alkollü ve alkolsüz içeceklerin her türlü niteliklerini yargılayabilecek düzeyde bir donanıma sahip olmalıdır.

Ağız tadınız eksik olmasın…
SF

not: Fotoğraf http://www.flickr.com/photos/noviceromano/ alınmıştır.














AYIN SEBZESİ; PATATESLİ PRATİK TARİFLER

HAZIRLAYAN : ESRA ÖZTÜRK (BÜYÜLEYENMUTFAKKOKUSU)


PATATES



Bitkinin toprak altında kalan yumruları “patates” olarak bilinir. Bu yumrular nişasta bakımından zengin olduğundan önemli bir besin maddesidir. Patateste nişastadan başka belli bir oranda protein de bulunur; nişasta %20, protein %12'dir. Besin değeri 95 kaloridir. Bitkinin toprak üstü kısımlarında zehirli alkoloitler bulunmasına karşılık yumruları zehirli değildir. Ancak çimlenmiş patateslerde de bu alkoloitler teşekkül ettiğinden zehirlenmelere sebebiyet vermektedir.

Şeker hastalarına faydalıdır. Susuzluğu giderir. Mide ve onikiparmak bağırsağı ülserinde yararlıdır. Karaciğer şişliğini de giderir. Bağırsak solucanlarının düşürülmesine yardımcı olur. Damar şişliğinde faydalıdır. Sert bir şey yutulduğu zaman yabancı maddenin vücuda zarar vermeden çıkartılmasını sağlar. Basur memesi, yanık ve çıbanların ağrılarını geçirir. Ana vatanı Amerika’dır .




Patatesle eskiden en büyük bağlantım, resim derslerinde patates baskısı yapmaktı. Tabi ki anneciğimin yaptığı kızartmalara bayılıyordum ama en zevkli kısmı baskı yapmaktı. Elinize alacaksınız bıçağı başlayacaksınız kalpler, çiçekler çizmeye onları sulu boya ile rengârenk boyayacaksınız. Ooooooooooooooo değmeyin keyfimize ağzımız bir karış açık yapardık resim derslerimizi. Nerden mi biliyorum e çocukların ağızları hala bir karış açık patates baskısı yaparken.

Aslında konu kesinlikle patates baskısı değil tabiî ki patates yemekleri. Eskiden beri kızartması dışında aramızda pek de iç açıcı bir bağ bulunmazdı. Zamanla yeni yani tarifler bulup denedikçe alıştım lezzetine ve kattığı lezzetlere. Hepimiz için vazgeçilmez değil midir? Kış bastırınca çuval çuval alıp koymaz mıyız evlerimize?.

Evimizin ve sofralarımızın vazgeçilmez sebzesi patatesi seçtim bu ay. Çok çeşit var yapılacak aslında ucu ve sonu olmayan yemek çeşitleri var ben aralarından hem pratik hem de lezzetli olduklarına inandıklarımı seçtim sizler için.

*******************************************************************************



PATATESLİ SOSİSLİ PİZZA:



İlk yemeğim patatesli ve sosisli pizza.
Pizzayı hep çok sevmişimdir. Patatesin tadına başkalık katabileceğini düşündüm ve denedim tam düşündüğüm gibi oldu. İşte tarif.


MALZEMELER:
HAMUR İÇİN:
· 1 Çay Bardağı Ilık Su
· 1 Pk Kuru Maya
· ½ Çay Bardağı Sıvı Yağ
· 1 Kaşık Tepeleme Yemek Kaşığı Yoğurt
· 1 Yemek Kaşığı Toz Şeker
· 1 Çay Kaşığı Tuz
· Alabildiğince Un

İÇ MALZEMESİ:
· 1 Kaşık Salça
· 2 Yemek Kaşığı Ayçiçeği Yağı
· 1 Çay Kaşığı Kekik
· 2 Patates
· 4 Adet Sosis
· 1 Su Bardağı Kaşar Rendesi

YAPILIŞI:

Maya, ılık su ve şekeri karıştırıyoruz (dr outker’in kuru mayası tercih). İçine yağımızı, tuzu, yoğurdu koyup iyice karıştıralım… Unu alabildiğince koyup kulak memesi kıvamında biraz daha yumuşak şekilde yoğuruyoruz. 30 Dk kadar sıcak ortamda mayalanmaya bırakalım. Mayalanan hamuru tepsini dibini yağlayarak el yardımıyla yayalım.

Patatesin kabuklarını soyduktan sonra patates soyacağı ile yine patatesi incecik doğrayalım. Salça, yağ ve kekiği karıştırıp patateslerimizi içine koyalım. Hepsini karıştıralım.

Ardından hamurumuzun üstüne yayalım. Rendelenmiş kaşarı da yaydıktan sonra, sosisimizi de yayalım. 200 derece fırında 30 dk pişirmek yeterli.

*********************************************************************************
PATATESLİ PİRİNÇ PİLAVI:


İkinci Tarifim; patatesli pirinç pilavı.

MALZEMELER:
· 1 Bardak Pirinç
· 2 Domates
· 2 Adet Yeşil Biber
· 2 Adet Patates
· 2 Bardak Sıcak Su
· Tuz, Kırmızı Toz Biber (İstenirse Tavuk Bulyon)
· 2 Yemek Kaşığı Ayçiçek Yağı

YAPILIŞI:
Tencereye yağ konur ve biberler yemeklik doğranarak eklenir. Ardından patatesler küp küp doğranarak, tencereye konur. Domatesler rendelenerek eklenir bu arada baharatlarda eklenir. En son yıkadığımız pirincimizi ve sıcak suyu ekleyerek kısık ateşte pilavımız suyunu çekene kadar pişirmeye bırakırız.

***********************************************************************************


FIRINDA PATATES:


MALZEMELER:
· 5 Adet Patates
· Yarım Kilo Tavuk Kıyması
· Köfte Harcı
· 1 Yumurta
· 2 Yk Galeta Unu
· 2 Diş Sarımsak
· 4-5 Adet Biber
· 2 Adet Domates
· ½ Çay Bardağı Yağ

YAPILIŞI:
Ben yemeği yaparken patateslere sos kullanmadım. Siz istediğiniz gibi yapabilirsiniz kızarmış patates tadında olsunlar istedim.

Köfte malzemeleri yoğrularak (kıyma, köfte harcı, galeta unu, yumurta ve 1 yemek kaşığı yağ) dinlenmeye bırakılır.

Patatesler yuvarlak olarak doğranır. Tepsiye bir patates bir köfte olarak dizilir. Tepsinin orta kısmına domatesler dörde bölünerek konur en üste biberler dizilir. Yağ gezdirilerek yemek fırına verilir.

AFİYET OLSUN…

PATATESLİ EKMEK : ZERRİN'DEN TARİF

MALZEMELER:
· 2 orta boy patates
· 500 gr. un
· 1 yemek kaşığı kuru maya
· 2 su bardağı ılık su
· 1 yumurta sarısı
· susam, çörek otu.
· 1 yemek kaşığı şeker
· 1 tatlı kaşığı tuz

YAPILIŞI:
1-Unun içini havuz şeklinde açıyoruz ortasına kuru maya ve şekeri ilave ediyoruz. Üzerine bir bardak ılık su döküp 15 dakika mayanın kabarmasını bekliyoruz. Sonra geri kalan suyu ve tuzu ekliyoruz yoğurmaya başlıyoruz.
2- Bir tarafta patatesi çiğ şekilde rendenin en ince tarafıyla rendeliyoruz. Hamura ilave edip iyice yediriyoruz. Pürüzsüz bir hamur elde edene kadar yoğuruyoruz. Elinize yapışıyorsa un ekleyin.
3- Mayalanması için üzerini kapatıp 15 dakika bekletiyoruz. SOnra yeniden yoğurup üzerini kapatıyoruz. 1-2 saat hamur mayalanıncaya kadar oda sıcaklığında bekletiyoruz. Eğer akşamdan yoğuruyorsanız strecle kabın ağzını kapatıp buzdolabında mayalandırabilirsiniz.
4- İstediğiniz boyutlarda ekmek şekli verip ben üzerine bıçakla çizik attım, üzerine yumurta sarısı ve susam döküp 15 dakika tepside bekletin. Önceden ısıtılmış 170 derece fırında üzeri kızarana kadar pişiriyoruz.